Selamunaleykum hocam, hayırlı günler. Bir konu hakkında bilgi almak istiyorum. Çalıştığım firma yılbaşında kutlama vs yemek veriyor buna katılmak doğrumu dur değili midir? Bazı arkadaşlar katılmaktaki niyetin önemli diyor.
Cevap: Ve aleyküm selam ve rahmetullah ve berakatuh
Allah’a hamd Rasülüne salat ve selam olsun…
İçinde fesat ve haram işlenen yerlere girmek bile caiz olmazken…
Allah Rasulü Muhammed s.a.v döneminde bir Mescid açılıyor.
Kim açıyor Münafıklar, diyorlar evimiz uzak bir Mescid yapalım kendimize , özürlü olanlar gelir burda kılar. İbadetlerini burda yapar. Hasta olup Medineye inemeyenler Zuevan bölgesine yakın olanlar gelir namazı burada kılar.
Sadece bir mescid. Aslında münafıklar mescidi kendileri burada takılmak ve şehre inmemek için istiyorlardı. Çünkü bu adamlar şehre inince, diğer Müslümanlar bunların hatalarını eksiklerini görüyor, gevşekliklerini tespit ediyor, uyarıyorlardı. Onlar da aslında Mescidi Nebevi’ye (ve Kuba Mescidi’ne) gelmemek için bu mescidi yaptılar. Kendi gibilerle takılacaklar, namaz kılacaklar, diledikleri gibi kendilerine zarar vermeyen hutbeler sunacaklar, yeri gelecek kendi hastalık ve iki yüzlülüklerini pekiştirecek, yeri gelecek müminleri kürsüden eleştirecekler, ayrılık sokacaklardı. Çünkü kalplerinde kabile reislerinin sevgisi ve cahiliye ahlakı devam ediyordu. Onların kendi başlarına bu çabaları ayette, inkarcılığı pekiştirecek, ayrılıkları körükleyecek, kalplere ayrılık sokacak, zararlı bir yer olarak nitelendi. Yedi kat semadan ayet indi ve Allah Rasulu’nü kesinlikle gitmemesini, orada namaza dahi durmamasını istedi…
Yüce Allah şu ayetleriyle Rasulünü şöyle ikaz etti…
Tevbe Suresi 107-109. ayetler
107- Bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescid kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka birşey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır. Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder.
108- Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever.
109- Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
Görüldüğü üzere burası bir mesciddir. Allah Rasulü’nün buraya girip namaz kılmasını Allah yasak etmiştir. Bu mescidi ise Müslümanlara zarar verir anlamında Müslümanların kalplerine zarar getirir anlamında “Mescid-i Dırar” adını vermiştir…
Allahu Teala Rasulü’ne Ey Rasulüm git kıl senin niyetin önemlidir, diyebilirdi. Ama demedi… Orası bir Mescid olmasına rağmen oraya girişi yasak etti… Bununla beraber tüm Müslümanlar da yasaklanmış oldular.
Peki Mescide hüküm buysa kafirlerin düzenlediği kutlama ortamına girmenin hükmü nedir?
Noel baba gibi şeriatın hilafına argümanların olduğu ve Hristiyanların bayramlarının kutlandığı ortamlarda bulunmak ister içinde içilsin, ister içilmesin caiz olamaz. Fakat bu tür yerlere genelde içki içilir ya da içkili gelinir… Dansözü, şantörü olamasa da, müziği, eğlencesi, kahkahası, şamatası olur. İslam bu tür bir ortama “senin niyetin önemli sen yine de git” diyerek izin verebilir mi?[1]
Böyle birşey düşünülemez…
Hatta aksine düşünülür ki Rasulüllah s.a.v’in hayatındaki şu örnek bunu anlamaya yeterli olur, Fatıma annemizin evine dahi duvardaki perdeden dolayı girmemiştir.
Bunu aşırılık olduğu vechiyle “biz duvarlarımızı kumaşlarla süslemekle emrolunmadık” diyerek bundan kaçındığına göre, asıl aşırılığın olduğu bu mekanlara girmek nasıl olur. [3]
Onlara iştirak şöyle olsun kelimeyle kutlu olsun demek dahi haramdır
Geçmiş dönem alimlerine bakınca bu nevi kafirlerin bayramına iştirakı bırak onlara kutlu olsun demeyi bile caiz görmedikleri anlaşılıyor…
İbni Kayyım rahimehullah:”Ahkâmu Ehli’z-Zimme” adlı kitabında nakletmiş ve şöyle demiştir:
“Küfrün sembolleri olan ve onlara âit olan şeyleri kutlamak,ittifakla haramdır.Örneğin bir kimsenin onların bayramlarını ve oruçlarını tebrik ederek: Bayramınız kutlu olsun veya bu bayram ile huzur içerisinde olasınız, demesi gibi. Böyle diyen kimse, küfürden kurtulsa bile, bunu söylemesi haramdır. Çünkü bu haraket, haça secde etmesinden dolayı onu kutlama mesâbesindedir. Hatta bu, Allah Teâlâ katında ondan daha büyük bir günah, içki içmekten, insan öldürmekten ve zinâ etmekten daha şiddetlidir. Dîne değer vermeyen pek çok kimse böyle duruma düşmekte ve yaptığı hareketin ne kadar çirkin olduğunu bilme-mektedir. Bir kulu, onun işlediği bir günah veya bid’at veyahut da küfriyle kutlayan kimse, hiç şüphesiz Allah Teâlâ’nın gazabına maruz kalmış olur.”
Bir müslümanın, onların bu merasimi ile dâvetine icâbet etmesi haramdır. Çünkü bu hareket, onların bayramını kutlamaktan daha büyüktür.
Aynı şekilde bayram dolayısıyla törenler düzenlemek sûretiyle kâfirlere benzemeleri, karşılıklı hediyeler alıp vermeleri, tatlılar dağıtmaları, yemekler dağıtmaları veya o günde işi tatil etmeleri, Müslümanların üzerine haramdır.[2]
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
مَنْ تَشَبَّهَ بِقَوْمٍ فَهُوَ مِنْهُمْ [ رواه أبو داود ]
“Kim, (giyindikleri gibi giyinmek, onların gittikleri yoldan gitmek ve bazı fiillerinde onları taklit etmek sûretiyle) bir topluluğa benzerse, o da onlardan olur.” (Ebu Dâvud)
İbni Useymin rahimehullah şöyle demektedir:
Kim bunlardan (yukarıda sağdığımız şeylerden) birisini yaparsa, ister onlara şirin görünmek için yapsın, ister sevgi ve muhabbet beslemek için yapsın, isterse utandığından veyahut da başka sebeplerden dolayı yapsın, günah işlemiş olur.Çünkü bu hareket, Allah’ın dîninde yağcılık yapmak ve iki yüzlü davranmaktır.Yine bu hareket, kâfirlerin kalplerininin güç ve kuvvet kazanmasına ve dînleriyle övünmelerine sebep olur.
Allah Teâlâ’dan, müslümanları dînleriyle güçlü kılmasını, onları dînlerinde sâbit kılmasını ve düşmanlarına karşı onlara yardım etmesini niyaz ederiz. Zirâ O, güç ve kuvvet sahibidir. (Mecmû’u Fetâvâ ve Resâili’ş-Şeyh İbn-i Useymîn; c: 3, s: 369)
Sonuç olarak:
Kendisiyle ister aynı iş yerinde olsunlar veya olmasınlar, kâfirlerin bayramını kutlamak haramdır. İster bunu bir Müslüman ya da Müslüman görünen biri tertip etsin, onların kutlamalarına katılmak haramdır.
Kâfirler, bize kendi bayramlarını kutlamaya ortak etmek istedikleri zaman onlara cevap vermemeliyiz. Çünkü bayramları, bizim bayramlarımız değildir ve onların bayramları, Allah Teâlâ’nın râzı olmadığı bayramlardır.[2]
Müslümanın bayramı bellidir. Krismıs İsa’nın doğum günü yani Miladi başlangıç, bizde ise yeni yıl olarak bilinen gün için alimlerin verdiği hüküm budur.
A. Toprak
BURSA /2019
Dipnot 1:
Akli deliller dahi bunun karşısındadır. Bugün İslam coğrafyasının esaret ve zulüm altında olduğu Doğu Türkistan’ından, Orta doğu’ya, Mescid-i Aksa’ya kadar işgal ve zalimliklerin sürdüğü kanların oluk oluk aktığı, Müslümanların evlerinin bombalarla üzerlerine yıkıldığı, Müslüman çocuklarının daha kundaktayken katledildiği bir dönemde, semadan bir kelime inmese dahi aklen bir Müslüman böyle bir kutlama içerisinde bulunamaz… Hele hele bu bayram bütün bu zulümleri yapanların bayramı iken… Maalesef insanlar bencilleşmiş, İslam’dan başka bir şekil almış, dostluk ve düşmanlık noktasında kendi ceplerine olan, nefislerine olan zarar ve faydayı gözetmenin dışında kimseye dost ve düşman olmamışlardır. Artık kalpleri katılaşan bu kimseler Allah’ın sev dediğini sevmiyor, uzak dur – düşman ol dediğine karşı ise sevgi ve ünsiyet besleyebiliyorlar. İnna lillah ve inna ileyhi raciun…
2. İslam.qa forum
3. Abdullah b. Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
Bir seferden dönen Resûl-i Ekrem aleyhissalatü vesselam, kızı Fâtıma´nın evine gitmiş, ama kapıda asılı bir perde görünce içeri girmemişti. Allah´ın Elçisi seferden dönünce, genellikle önce kızına uğrar, sonra eşlerinin yanına giderdi.
Hz. Ali (ra) eve gelip de eşini üzgün görünce “Hayrola, neyin var?” diye sordu. O da, “Allah’ın Elçisi evimize kadar geldi, ama içeri girmedi.” diye üzüntüsünün sebebini anlattı.
Hz. Ali (ra) Resûl-i Ekrem (asv)´in yanına giderek, “Ey Allah’ın Elçisi!” dedi. “Eve kadar gelip de içeri girmemeniz Fâtıma´yı çok üzmüş.”
Bunun üzerine Hz. Peygamber (asv), “Evinizin kapısında renk renk nakışlarla süslü bir perde gördüm. Benim öyle süslü püslü şeylerle, nakışlarla ne ilgim var?” buyurdu. (bk. Buhârî, Hibe 27; Ebû Dâvûd, Libâs 43)
Ebu Davud’da geçen hadis:
Abdullah b. Ömer’den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a) (bir gün seferden dönünce doğru kızı) Fâtıma’ya vardı, (fakat) kapısında bir perde (asılı olduğunu) görünce girmedi. (Abdullah rivayetine devam ederek şöyle) dedi: (Rasûlullah (s.a)’ın bir yolculuktan dönüşünde ziyaretine) Fâtıma’dan başlamadan (hanımlarından birinin yanına) girmesi pek az olurdu. Ali (r.a) (evine döndüğü zaman) Fâtima’y] üzüntülü bir halde görünce, “Neyin var?” diye sordu. (Hz. Fâtıma da);
Peygamber (s.a.) bana uğradı da yanıma girmedi, cevabını verdi. Ali (r.a) (Hz. Peygambere varıp); Ey Allah’ın Rasûlü, senin kendisine uğrayıp da yanına girmemen Fâtıma’nın pek ağrına gitmiş, dedi. (Hz. Peygamber de): “Ben nasıl dünya ile beraber olabilirim ve nasıl nakış (lar)la bir arada bulunabilirim?” buyurdu.
Bunun üzerine (Hz. Ali, Hz.) Fâtıma’ya varıp kendisine Rasûlullah (s.a)’m sözünü bildirdi. (Hz. Fâtıma Hz. Peygamber’in söylediklerini öğrenince Hz. Ali’ye; hemen git) Rasûlullah (s.a)’a (bu hususta) bana ne emrettiğini sor, dedi. (Hz. Ali varıp Hz. Peygambere, bu hususta Hz. Fâtıma’ya ne emrettiğini sordu.) (Hz. Peygamber de): “Ona söyle, o perdeyi falanlara göndersin.” Onların örtünmek için bir elbiseye çok ihtiyaçları vardır, onu kendilerine elbise yapsınlar) buyurdu.